19 Aralık 2011

Ilık bir aralık günü


Bugünden başlayarak geriye gideceğim.Bugün en sevdiğim günlerden biri çünkü izin günüm.Sendrom mendrom olmuyor dolayısıyla.Oyalana oyalana hazırlandım.Ve öğleden sonra Berrak'ımla buluştuk.Yemek yedik gezdik dolandık.Kadıköy'de gezmeyeli epey zaman olmuş.Berrak'ı oradan oraya sürükledim.Bana çok güzel bir hediye hazırlamış.Öncelikle onu söyleyeyim özel insandan özel hareketler.

Sonra bir sürü kitapçı gezdik kendime hediye aldım kırmızı bir ajanda hediye paketi yaptım yeni yılda açacağım.Anneme de ajanda aldım Melek Ajandası.Dostlara bir kaç hediye derken poşetler doldu taştı.Lenslerde kampanya varmış bir senelik de lens aldım.Yanlış olmasın numaralı lens miyopum da.Bu da başka bir dosta alınan hediye:)Ben ne alırım ya kitap ya defter:)




Sonra Alkım'ın üstündeki Balzac Kafe'de oturduk.Oradan kalktık benim hiç gitmediğim hep dinlediğim Baylan'a Berrak'ın teklifiydi hemen üstüne atladım bu fikrin.Çok beğendim ortamı o nostaljik havayı.Diyetteyim bir haftadır diyetisyene gitmiştim geçen hafta bugün.Ama dedim ilk kez Baylan!a geliyorum.Berrak da dedi ki : " Bir tane elmalı turta söyleyelim paylaşalım." tabi ki şahane bir fikirdi.Ve haftanın en tatlı günahına girdim:)İyi ki de girdim hiç pişman değilim.Saçma sapan birşey için bozmadığımı düşündüğüm için içim rahattı.Elmalı turta öyle bir geldi ki ba-yıl-dım!





Özetle şahane bir gün geçirdik!

Bu arada cumartesi günü Devlet Tiyatrosunda oynayan Birdy adlı oyuna gittik dershaneden arkadaşlarla.Tamamen rastgele seçtik oyunu cumartesi akşamı bir oyuna yer bulmanın heyecanıyla.Ben beğendim oyunu ama en çok da oyunculukları beğendim.İki çok yakın arkadaşın hikayesini anlatıyor.İki planda işleniyor oyun biri bu dostların geçmişini oynayan gençler dekorun üst kısmında.Diğeri ise Vietnam Savaşından sonra biri bedenen yaralı biri psikoloji yaralı olan hallerini oynayan oyucular.Birdy adından da belli olduğu gibi kendini kuşlarla özdeşleştiren biri.Arkadaşı Alphonso ise onu yüreklendirip konuşturmaya çalışan çavuş arkadaşı.Savaşın insan üzerindeki etkilerini anlatıyor.Dediğim gibi oyunculuk çok iyiydi.Bu aslında bir kitapmış hatta filmi de varmış.Hiçbirinden haberim yoktu.Ben iyi ki izlemişim diyorum.
Post uzadıkça uzadı daha filmi yazacaktım ama yarın iş günü hazırlık yapmalıyım.Benden bu kadar sevgiler...


14 Aralık 2011

NG DOĞA,MUCİZELER VE BÜYÜK GÖÇLER KOLEKSİYONU

Bu yazı serisini sonradan yayınlar mıyım bilmiyorum.Yine unutmayayım diye yazmam gerekiyor çünkü.Öğrencim NG belgeseli koleksiyonu olduğunu ve bana getirebileceğini söyledi ben de her hafta 2 tane getirmesini söyledim.İlk getirdikleri Mavi Balina Krallığı ve Anne Karnında İkizler,Üçüzler,Dördüzler oldu.Ben bugün kahvaltıdan sonra çayım eşliğinde serinin 11. cd si olan Mavi Balina Krallığı'nı izledim.Arkasındaki yazıdan aynen aktarıyorum:

Mavi balinalar, dünya üzerinde yaşamış en büyük hayvanlardır.Ama ne kadar büyük olsalar da bulunmaları ve izlerinin sürülmeleri oldukça zordur.Yavruladıkları bölgelerin bazılarının nerede olduğu hala büyük bir sırdır.Dünyanın en önde gelen balina bilimcilerine, Kaliforniya mavi balinalarını Costa Rica Dome denilen bir bölgeye göç etmeleri sırasında bulup işaretlemeleri görevinde eşlik edin.Bu inanılmaz yolculukta ,hafızalardan silinmeyecek yepyeni görüntülerle bu inanılmaz yaratıkların hayatına daha önce hiç olmadığı kadar yakından bakacaksınız.

demiş demesine ama bu işaretleme işini izlemek biraz sıkıcıydı.İzlediğim en güzel görüntü yavru balinanın doğuşu idi.Aldığım notlar ise şunlar :

  • Mavi balinanın boyu iki otobüs kadar kilosu ise 200 ton
  • Balinanın kanı suda hemen donuyor ki diğer balıklar kan kokusunu almasın.
  • Balina yavrusu 8 m uzunluğundadır.
  • Yavrular 7 ay süt emerler ve bu sütün %40 ı yağdır dolayısıyla yavru balinalar her gün 100 kg alırlar.
  • Yavru balinanın yetişkin olma süresi 10 yıldır.
  • Kosta Rika Kubbesi, Orta Amerika'nın batısında birbiriyle buluşan rüzgâr ve akıntıların etkisiyle dipten yükselen soğuk, besin kaynakları açısından zengin bir su kütlesi. Sabit bir yeri yok; zaman zaman yer değiştiriyor ancak genellikle kıyıdan 500 ile 800 kilometre açıkta görülüyor. Yükselen su kütlesi, termoklinin -derin, soğuk sular ile yüzeyin sıcak suları arasında kalan sınır katmanı- yüzeye on metre yaklaşacak kadar yükselmesine neden oluyor. Derinlerden gelen soğuk, oksijen açısından fakir suyla birlikte nitrat, fosfat, silikat ve diğer besinler de yüzeye yaklaşıyor. Bu da denizin ortasında, çöldeki vahaları andıran, zengin bir beslenme bölgesi oluşmasını sağlıyor. Kubbenin derinlerden yüzeye doğru yükselen besinleri fitoplanktonun minicik bitkilerini besliyor, ki bu bitkiler zooplanktonun minicik hayvanlarına besin sağlıyor, ki onlar da, daha büyük hayvanların gelmesine neden oluyor ve bunların bazıları gerçekten de epeyce büyük.
  • http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/0903/konu.aspx?Konu=6 detaylar burada.

05 Aralık 2011

Herşeyden biraz

Başlangıçları çok severim ve aralık ayının başlaması yeni bir senenin başlamasının da az kaldığının habercisi olduğu için bu yıl onu da sevgiyle karşıladım.Yeni yıl klişelerinden pek hoşlanmam inanmam da ama nedense içimde 2012 ile ilgili çok büyük umutlar çok güzel hisler var.Yeni yıl yazısı değil tabi ki de bu yazdığım sadece huzurlu ve mutlu olduğumun bir göstergesi hem de ortada sevinecek bir şey yokken huzurlu ve mutluyum bu benim gibi şu da olsun bak o zaman nasıl mutlu olacağım deyip de mutluluğunu sürekli erteleyen biri için büyük bir adım.

Gelelim bu günlerde neler olduğunu en yakın tarihten başlayayım:Dün yaşam mimarım sevgili annemin doğum günüydü.Ben çalışıyordum malum o yüzden akşam yemeği için bana yakın bir yere seçti bizimkiler.Beraber yemek yedik.Yemek yediğimiz yeri özellikle söylemek istiyorum çünkü ısrarla et sevenlere tavsiye ederim.Kavacık'ta İntiba diye bir mekan.Öğretmenler gününde bizi oraya götürmüşlerdi yemeğe çok beğenmiştim.Ben de bizimkilere orayı tavsiye ettim.Annemler de çok beğendiler yemekler,mekan ve sunum hepsi oldukça başarılı.Baktım şubeleri de varmış ben sadece Kavacık'tan mesulum:)
Neyse sonra sinemaya gidelim dedik öncesinde biraz dolaştık ve zararlı çıktım.Çünkü uzun süredir kitap almıyordum ama dayanamayıp aldım bu sefer hem de çocuklara hitap eden bir atlasa 25 lira verdim bilerek isteyerek biraz içim acıdı ama coğrafya bilgim yerlerde sürünüyor temelden başlamalıydım:)Şu nautilusta sinema katında çocuk kitapları satan bir yer var ya hani işte oradan aldım.Ve şu sitede aynısını 12.5 liraya görmekle yıkıldım( http://www.pegem.net/kitabevi/125019-Bizim-Dunyamiz-kitabi.aspx) Bir de125 yazarın ortak imzasıyla basılan Ahmet Şık'ın 000KİTAP "Dokunan yanar" kitabını aldım.Bugün başladım okumaya.
Filmden bahsedecek olursak  filmde hoşça vakit geçirdim çok güldüğüm yerler oldu.Filmde çevreci grubun pantomim yaptığı sahnede karşı grup mevlüt okutmaya kalkıyor ve bekçi elinde megafonla gelip bismillah de çocuğum allah de çocuğum dedirtmeye çalışıyor pantomimci gruba,çok iyi bir sahneydi.Ama filmde ne kötüydü dersek mesajın çok açıkça verilmeye çalışılması kendinin de filmin sonunda dediği gibi açık reklam yapışı gibi şeyler çok itici geldi bana.Bir de sanki vizontelenin batı versiyonu gibi.Ben genel olarak beğendim ama güzel vakit geçirdim tavsiye ederim.

Geçende de Berrakla buluştuk gezdik dolandık Mephistoya gittik kitaplara baktık aklımızda kalan çok şey oldu tabi o şiir kitabı beğendi ki şu şiir yazıyordu arkasında beğenmemek elde değil

       Heart!We will forget him!
       You and I - tonight!
       You may forget the warmth he gave
       I will forget the light!


                                                  When you have done, pray tell me
                                                  That I my thoughts may dim;
                                                  Haste lest while you're lagging.
                                                  I may remember him!  
                                                                                       Dickinson

Neyse oturduk Mephisto'nun kafesine "Ben dayanamayacağım gidip alayım kitabı" dedi gitti.Gelirken elinde bir paket bana hediye almış.Afili Lügat o kadar mutlu oldum ki anlatamam!İçine de not yazmış:))Seni 186. sayfada bekliyorum diye bayılırım böyle şeylere.Ve orada yazan aforizma da şuydu ki beni bir kat daha mutlu etti :
"Beğendiğim ya da hayran olduğum kişiler arasında ortak bir payda bulamıyorum ama sevdiklerim arasında buluyorum: Hepsi beni güldürüyorlar." Auden demiş.

Ben de ona bu armağandan onun için seçtiğim bir aforizmayı paylaşıyorum:
"Hayat her zaman  eline iyi kağıt gelmesi demek değil.Bazen de kötü elle iyi oynamak demek."Stevenson  

Herkese iyi haftalar diliyorum.