30 Nisan 2013

Nisan Özeti

Az önce Nadine Labaki nin ikinci filmi olan "Where do we go now" filmini izledim.
İlk filmi olan Caramel i de çok beğenmiştim ama sanırım bu filmi daha çok sevdim.Din ayrılıklarına kadın gözüyle bakıp ona göre çözümler bulan müzikleri de çok keyifli olan bir filmdi.Laleninbahçesi blogunda Lale Abla mutlaka izleyin demişti de oradan görmüştüm.Geçen gün de Kiki's delivery service i de yazmıştı sayesinde Miyazaki ye sardık :)


Filmler dışında ise İstanbuldan çok sevdiğim arkadaşım geldi.Biz üniversiteden arkadaşız biz Taksim Beyoğlu gezerken kendisi Japon dili öğrenip aikido ya gidiyordu.Bense o kadar ilgisizim ki yav arkadaş bana da bir kelime öğret demişliğim yoktur.Ama kader işte,buraya taşınacağımızı öğrenir öğrenmez gelicem yanınıza dedi ve burda 4.ayımızda geldi bizi çok mutlu etti.

Şimdi Japonya da büyük bir tatile girildi onun için kurs kapalı haftaya çarşambaya kadar.Aslında çok çalışmam lazım ama bugün hava nasıl kapalı yağmurlu.Tam film izleme havası:)

Sevgiler...




05 Nisan 2013

Higashiyama Park

Bugünlerde japonca okulu tatilde.O yüzden genelde evdeyim.Ama iki gündür hava çok güzel.
Benim de hem marketten birşeyler almam gerekiyordu hem de çıkmasam bu güzel havaya haksızlık olur diye attım kendimi sokağa.Önce postahaneye gittim kart attım dönüş yolunda da küçük prensli fotomuzu çektim.
Sonra doğru Higashiyama Parkına gittim.Aslında buraya geldiğimden beri hep aklımda,etrafında yürüyüş yapıyorum ama içeri girmiyorum.Eşimle geliriz diye.Ama dün artık dayanamadım bir bilet aldım içeri girdim.İyi ki de girmişim harika vakit geçirdim.
Çok büyük bir park burası.Hem hayvanat bahçesi hem botanik bahçesi.
Valla türlü türlü canlı gördüm.Hepsi hayrete düşürdü beni.Ama üzüldüm de koca koca hayvanlar daracık yerlerde.



Ama beni en çok heyecanlandıran kesesinde yavrusuyla kanguru görmek oldu.




Bu güzel hayvanları geçince arkada gül bahçesi var klasik güller sanırım daha açmamıştı ama burada hayatımda ilk kez gördüğüm muhteşem güzellikte ağaçlar gördüm.Hele bir alan buldum kendime çılgın çocuk kalabalığından uzakta resmen cennetten bir köşe.Allahım dedim sırf şu ağaçların altına uzanayım diye bile beni buralara gönderdiysen teşekkür ederim sana.


Geri dönüş yolundaysa bir kez daha japon çocuklarının ne kadar şanslı olduğunu düşünerek parktan ayrıldım.

03 Nisan 2013

Damdan düşer gibi yazmak

Lolita yı bitirmekte çok zorlandım.Söylenecek çok şey var belki ama sadece şunu diyebilirim.
Nabokov okumak çok zevkli ama Lolita yı değil.

Buraya geldiğimden beri daha çok film izler oldum.Evdeki tv youtube a bağlanabiliyor ee ben de japon tv kanallarından birşey anlamadığım için genelde youtube a türk filmi diyip aratıyorum artık moduma göre ne denk gelirse izliyorum.Geçmişte zamansızlıktan ya da başka sebeplerden izleyemediğim filmleri bu vesileyle de görmüş oluyorum.

Mesela Okan Bayülgen in Kanalizasyon filmi tv karşısındaki tavrımıza süper bir eleştri,çok güzeldi.
Diğer bir film bunu tam olarak babaanne modunda izledim bir yandan dolma sarıp bir yandan filme bakaraktan İlk Aşk filmi hani Çetin Tekindor lu Vahide Gördüm lü.
İzleyim izlemeyeyim diye düşünürken kendimi içinde buluverdiğim Romantik Komedi filmi.
Sinem Kobal, Sedef Avcı filan oynuyor.Meğer dünyadan haberim yokmuş ikincisi çekilmiş.Ben çok beğendim çok eğlenceli bir film olmuş.İkinci henüz youtube da yok maalesef :(

Geçtiğimiz pazarda çıtayı yükseltip festivalli oscarlı bir film izledik:Sideways
Evlenmek üzere olan bir adamla boşanmış ama karısını unutamamış bir adam evlilik öncesi beş günlük arabayla seyahate çıkıyorlar.Bol diyaloglu sorgulamalı bir film ama en çok da şaraplı bir film.İzlerken eşimle durdurup not bile aldık buna bakalım bu şarabı soralım diye.Japonya da ucuz olan tek şey galiba içki.

Kitap konusuna gelince ise annemden Ece Temelkuran ın son kitabını istemiştim o da sağolsun gönderdi salçalarımla birlikte.Ne kitapsız ne salçasız.Çok şükür kitap çok güzel gidiyor o kadar yol katettiğine değiceğe benziyor benim açımdan.

Japonca kursunda ise ilk adım bitti.Hiragana ve Katakana yı öğrettiler 50 60 da kelime.Adımı ve nereli olduğunu söyleyebilme.Bir de sayılar ve saatler.Ama asıl birinci sınıf nisan 15 te başlıycak kısmetse çok mutluyum.

Bir de bu ay İstanbul dan misafirlerimiz geliyor.Mutluyuz mutlu:))

Daha pazartesi Serrose daha blog yazmıycam galiba dedim şimdi de tam dizi izlemeye oturcaktım birden yazasım geldi.Öpücükler sevgiler...