Filmi neden beğendim çünkü her şeyden önce hayata çok yakındı. Yani şu anda ülkemizde ve dünyanın geri kalmış çoğu ülkesinde nice yetenekli çocuğun aileleri, çevreleri ve devlet yüzünden harcanıp gitmesi bizim çok alışık olduğumuz bir şey maalesef. Sonra Billy'in babası yine ülkemizde çok rastlayabileceğimiz bir örnek. Billy'in annesi hayatta değildi olsaydı her şey daha kolay olurdu onun için ama şu anda Türkiye'de bile kaç anne oğlunun balet olmasını can-ı gönülden ister bilmiyorum. Yani sırf babalara da yüklenemeyiz. Halbuki geçen gün bir programda Doğan Cüceloğlu'nun dediği gibi:
''Çocuğuna bakacaksın elma mı armut mu muz mu?
Bakarsın ki o da değil portakal bu çocuk.
O zaman ana babaya, eğitimciye düşen 'o çocuğu olabileceği en iyi portakalı yapmak' "
Filmin diğer yüzü olan madenci çilesini ise zaten ülkece en acı şekilde yaşadık aslında biz yaşamadık tabi biz sadece seyrettik biraz üzüldük olan her zaman olduğu gibi bizzat bunu yaşayan ailelere oldu. Zaten ben artık bize yani insana dair ümidimi çoktan yitirdim ya neyse.
Yani demem o ki filmi izlemeyi benim gibi erteleyenler varsa izlesinler en azından kendi hayatımıza dair çok zor hatta imkansız gözüken şeyler için eğer o işe karşı gerçek bir tutkumuz varsa umudun her zaman olduğunu hatırlatmaya yarar bu film ve Billy'nin annesinin mektubunda da dediği gibi "Her zaman kendin ol" düsturunu hatırlatmaya da.