30 Ocak 2012

Uyku İstasyonu


Üniversiteye hazırlanan öğrencilerle çalışmak çok zevkli.Mesleğe başlamam ortaokul öğrencileri ile olmuştu.O zaman ÖSS tecrübesi olan bazı öğretmen arkadaşlar ÖSS öğrencisinin yeri ayrıdır derdi de anlam veremezdim.Ama gerçekten de öyleymiş.Konuştuğunun boşa gitmediği,onlardan da bir şeyler öğrendiğin meraklı ve sorgulayıcı bir kitle bu grup.İşte bunlardan biri birikimiyle,bakışlarıyla ne istediğini bilen kendinden emin tavrıyla benim gözümde diğerlerinden ayrılan:Elif.Konuşmalarımızdan onun da benim gibi öğrenme peşinde koşan hali bizi ortak paylaşımlarımızı arttırmaya sevk etti.Kendisi Nazlı Eray'ın biyografisini okuyormuş.Ben de Nazlı Eray'ı çok duymuş olsam da daha önce hiç okumamıştım.Bunu duyan Elif bana hemen Eray'ın Uyku İstasyonu isimli kitabını almış.Ben bildiğiniz üzere Suç ve Ceza'yı okuyordum o ara bitince hemen bu kitaba başladım.Kitabın başlarında çok sıkılacağımı düşündüm.Bitkisel hayatta olan annesini anlatıyordu ilerledikçe de hayal kahramanları devreye girdi eyvah dedim hiç de sevmem böyle gerçeküstü olayları derken baktım ki kitabın ortalarında ben de istedim Yıldız Tozu Oteli'ne gidip uyumayı,Ömer'in bahçesinde beden değiştirmeyi,geçmiş aşklardan yeni baştan yaşanmasını istenen bölümleri bir kez daha yaşamak,merak edilen tüm sırları öğrenip sonra unutmayı ...Sonuç olarak bir de baktım almış götürmüş beni bu güzel kitap.Nazlı Eray'ı tanımam için güzel bir başlangıç oldu.Teşekkürler Elif şimdilik burayı bilmesen de....

27 Ocak 2012

Rodya ve Sonya



Raskolnikov ben de senin gibi kabuğuna çekilmiş vaziyetteydim seni okumaya başladığımda senin gibi uzun süredir değil belki ama bir süredir diyelim.Bir sürü şey geçti başından,hayatına insanlar girdi hepsi izler bıraktı hepsi düşündürttü seni.Kimileri üzdü kimileri öfkelendirdi.Sen de pek çoğunu üzüp öfkelendirdin.Tabi herkes gibi sen de seni en çok sevenleri üzdün.Bir de buna üzüldün sevdiklerini üzdüğünü bilip kendine engel olamayıp bir de bunun dayanılmaz pişmanlığını yaşayanlar gibi.Hayatla alıp veremediğin vardı çoğumuz gibi "Yalnızca ölümden korktuğu için yaşayabilir mi bir insan?" diye sordun ve evet sudan korktuğun için (!) atlamadın senden sonra görmeyi çok merak ettiğim Neva Nehrine...İyi ki de atlamadın Soneçka'mızı bırakmadın ve onun inançlarını kendi inançların yaptın...Oralarda bir yerlerde mutlu olduğunuzu bilmek de bana yetiyor artık Sevgili Rodya ve Sonya...

16 Ocak 2012

Hayran olduğum adamın hayranı olduğu kadın

Şu hayata Tomris Uyar olarak gelmek vardı ya neyse...Bu yazıda Tomris Uyar 'ın Yüzleşmeler kitabından çok sevdiğim bir bölümünü paylaşmak istiyorum.Şimdi olaya bakın :


"1980 başlarında bir yaz akşamı,Füsun Akatlı,Nimet Tuna ve Tomris Uyar, o dönemin gözde uğrağı Şadırvan'da buluşmuş,denizin tadını çıkarıyorlar.Konu bir ara aşka,sonra aşksızlığa,en sonunda da 'aşkk olunabilecek bir erkeğin özellikleri'ne geliyor ve bir oyuna dönüşüyor.Nesnel davranmakta kararlı olduklarından masalarına gelen Edip Cansever ve Turgut Uyar'ın da (bu arada masaya gelenlere bak!!!!) görüşlerini de alıyorlar.(Sonraları Ferit Edgü,Mürşit Balabanlılar,Aydın Emeç gibi 'güvenilir' erkek dostlara da başvurulacak.)
Böyle önemli bir konunun koşul-sıralamasında ilk maddeyi fiziksel görünüşün ya da zekanın değil de giyimin tutması oldukça tuhaf ama ne yapalım?

1-Adam,(o dönemin gözde terliği) tokyo giymeyecek.Belki de böylelikle onun evde pijamayla dolaşmaması güvenceye alınıyor.Şort yasak değilmiş.Yatarken çorap giymesinmiş.
2-Ama kes giyip jogginge çıkması,pazar günlerini doğa budalalığı ile geçirmesi-sizi de yürüyüşe zorluyorsa-yasak.
3-Pamuklu,keten,yün gibi doğal elyaf giyecek.Naylon ve parlak kumaşlar kesinlikle yasaktır.(Ferit Edgü'nün önemli katkısı:fanila giymeyebilir.Turgut Uyar'ınki :ama don giysin)
4-Herkes adamın haftada en az bir kere yıkanmasına razıyken Ferit ,her gün yıkanmasında diretiyor.
5-Kesinlikle uykucu biri olmasın ama uykusuzluğundan da yakınmasın.Uykusuz gecelerini paylaşılan bir şölene dönüştürebilsin.
6-Alkolik olabilir de sarhoş olmasın.(Ferit'in katkısı düşebilir ama çelme takmasın)
7-Uyuşturucu kullanmasına izin var mı? Mürşit'e göre,"ikinci kişiliği gündeme gelmiyorsa kullanabilir."Turgut'a göre, "Hem içki hem uyuşturucu olmaz!"Galiba ,izin pek yok.
8-Tv'de makul miktarda maç seyredebilir ama yorum yapmadan sessizce.Boks ve güreş sevmesin.Turgut,'buz patenini' de eklemiş.
9-Tatil günlerini eşya onarmakla geçirmesin.Elektrik sigortası attığında ,musluğun contası yenileneceğinde hemen işe sıvanmasın.Bir usta ayarlayacak kadar bilgli olsun(Ferit).Cereyana kapılmayacak ya da evi havuza çevirmeyecek kadar zeki olsun yeter.(Turgut)
10-Ya yüzmeyi ya dans etmeyi iyi bilsin ya da herhangi bir sporu iyi yapsın.
11-Haftada en az bir kitap okusun.Mürşit:Red Kit ile Asteriks'ten haberli olsun.Turgut :Pardayyanlar ile Arsen Lüpen'den de.Ferit:Şu altı yazardan birini iyice okumuş olsun -Kafka,Shakespeare,Balzac,Sait Faik,Sartre ve F.S.Fitzgerald ya da Hemingway ama İhtiyar Adam ve Deniz sayılmaz.Edip :Şiir de okusun...

diye devam eden 20 maddelik bu listeyi burada bitiriyorum kitapta da 20 maddenin sonunda okurlar listeyi uzatabilir diyor aynı fikirdeyim.11.madde de çok eksiklerim var ben şimdi onları tamamlamaya gidiyorum.Herkese çok güzel bir hafta diliyorum...Bir de 2012 'nin çok güzel gittiğini belirtmek istiyorum Bay G. ile sözlendiğimizi sizinle de paylaşıyorum:)

10 Ocak 2012

Benim Büyük Şairim



Sen benim en sevdiğim şairsin!Sevgilimin buluşmamızın sonunda kulağıma dizelerini fısıldadığı tek şairsin!Yüzünde dedemi gördüğüm,dedem gibi gözlerini yakın hissettiğimsin!Sen bedenen yanımızda olmasan da bizden birisin!İyi ki yaşamışsın dolu dolu yazmışsın sonra...Birbirinden ayıramam güzellikte şiirlerinin hiçbirini ama en sevdiğim var elbette benim işte o da aşağıdadır
                               

 AŞK

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git 
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin 
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık 
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı 
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü 
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti 
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz 
Sanki hiç olmamıştı


Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı 
                                                            İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
                                                            dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra 
Sonrası iyilik güzellik.

02 Ocak 2012

Yeni yılın ilk yazısı

Benim için yılın ilk günü budur.Çünkü odamı derleyip toplarken geçen yıllardan kalan tortuları da temizlerim ben ve bunu yaptıkça yenilenirim.Bugün önce kahvaltımı yaptım sonra dolaplarımı düzenledim.Ve sıra en keyifli işe kitaplığımı düzenlemeye geldi.Kitaplığımdaki karmaşadan kurtulabilmek için tek sıra halinde bıraktım kitaplarımı onun dışında hepsini kolileyip kaldırdım çok da ayrım yapmadım kaldırırken vedalaşması zor olmasın diye.Daha önce dizili olanları yerinde bıraktım önündekileri,üstündekileri kaldırdım.Kalanları da sırayla okumaya söz verdim kendime.Tabi asla yeni kitap almama şartıyla.En sonunda şöyle bir görüntü çıktı ortaya.

Geçenlerde iş yerinden öğretmen arkadaşlarla konuşurken evde okunmayı bekleyen klasiklerden söz açıldı.Ve dört arkadaş Suç ve Ceza ile bu güzel projeye girişelim dedik.Hem de 2012 de okuyacağım ilk kitabı şansa getirmemiş olurum diye düşündüm.Şimdilik bu kadar kısa da olsa bugüne not düşmek istedim.Bir de kitaplığımı düzenlerken hep bunu dinledim.Mutluluk verici tavsiye ederim.