06 Eylül 2011

Bozcaada günlükleri

Şimdi daha iyi anlıyorum Can Yücel'in Datça'sını Buket Uzuner'in Moda'sını ve aklıma gelmeyen onca yazarın hem denizi hem sükuneti bulduğu ve bence biraz da gücünü bunlardan aldığı yerleri tercih edişini.İnsana böyle yerlerde bir yazma hissi geliyor tabi herkes büyük yazar olamıyor ama illa da bişeyler karalamak istiyor .


Dokuz günlük bayram tatilimin ancak son gecesinde böylesine huzurlu bir şekilde kendimle başbaşa kalabiliyorum.Sağımda ince belli çay bardağım solumda Yılmaz Güney kitap ayracım.
Bulunduğum ortamsa Bozcaada'da eski bir ev.Evin çok güzel bir özelliği şu ki bittiğini sandığın yerde ev sokağa açılır gibi dışarı açılıyor.Ama bahçe duvarlarıyla çevrili olduğu için kimse seni göremiyor.Burada eski bir divan var önünde de masa.Uzaktan,inceden keman sesi geliyor ve tüm bunlar gerçek.Ben gerçeğim!Yaşıyorum ve çok zevk alıyorum yaşamaktan:)


Tam böyle kendi dünyama dalmışken gooool sesi yükseldi şimdi adadan.Baya kalabalıkların çıkardığı bir sesti bu zira bu hafta adaya 34.000 kişi gelmiş.Yorulan bünyelerimizi dinlendirmek,kimine göre eğlendirmek için.Ben şahsım adına payıma düşeni yaptım.Dinlendim,dinle-dim kendimi,yüreğimi ve içimden gelenleri yazdım.                                                                                                                                                                          

 2 eylül

3 yorum:

  1. Ne güzel yapmışsın hoş geldin, ne iyi ettin de geldin:)

    YanıtlaSil
  2. Hoşgeldin ne güzel güzelliklerle geldin.Belli ki dinlenmişsin kurduğun hisli cümlelerden anlaşılıyor.Bozcaadaya gitmek kısmet olmadı yoksa ben de çok görmek istiyorum.

    Dinginliğinle kal Yeraz!

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Özlem ve Natali
    güzel,içten karşılayışınız burada oluşunuz beni çok mutlu etti.Yürekten teşekkürler...

    Natali Bozcaada tam senlik bir yer mutlaka gitmelisin yarın bir kahve sunumu fotosu ekleyeceğim ki eminim en kısa sürede otel rezervasyonu yaptırmana sebep olacak:)

    YanıtlaSil