15 Temmuz 2011

Durgun Don





Vakti zamanında eniştem tüm klasikleri büyük bir hevesle almış.Zamanla eşin dostun ufak tefek ödünç almalarıyla koleksiyon giderek küçülmüş ben bunu fark ettiğimdeyse neyse ki çok da geç olmamıştı hemen duruma el koyup kitapların hepsini eniştemden rica ederek (?!) aldım:)İşte bu kitap da taa lise çağlarımdan beri raflarımda durur durur da el sürmezdim.Ne zaman ki thalassapolis'in blogunda haziran ayında bu kitabı okumayı önerdiğini gördüm ve algıda seçicilik kazandım.Hemen başladım okumaya.Gördüm ki hem kitabım eski hem anlatılan zamanlar:)Bu da olaya ayrı bir güzellik kattı.Birinci dünya savaşı sırasında Rusya'nın Don Nehri yakınlarında yaşayan Don Kazakları'nı anlatıyor.Bunu da Gregor Melehov lar (Bazı yayınlarda Melekov olarak geçiyor) aracılığı ile yapıyor.Yeri gelmişken kitap çoğu yerde Durgun Akardı Don diye geçiyor bunun sebebini editör şöyle açıklamış:"O dönemde Sovyet edebiyatının yabancısı olan ve romanın konusu hakkında hiç bir bilgiye sahip olmayan İngiliz okurlarına hem "Don'un bir nehir olduğunu 'flows'(akar)
sözcüğünü ekleyerek açıklamak amacıyla hem de 'Sakin Don','Sessiz Don' ya da 'Durgun Don' gibi kısa bir adın ilginç gelmeyebileceği düşüncesiyle,İngiliz çevirmen çevirisinin ilk bölümüne romanın şiirsel yapısına uygun bulduğu 'Don nehri sakin akar',ikinci bölümüne de 'Don nehri vatanı olan denize akar' adını vermek gereği duymuştur."


Yani demek ki kitaba verilen isim son derece önemliymiş onlara göre.Halbuki birinci cilt okunmaya bir başlanılsa ismin çok da önemli olmadığı görülür.Çünkü hiç de gözümü korkuttuğum gibi değildi gayet akıcıydı.İkinci ve üçüncü ciltte açıkçası biraz sıkıldım çünkü cepheler,iç savaşlar çok yoğundu.Dördüncü ciltteyse yine beklediğim pembe dizi kıvamını yakaladım:)Ama bir çok hazin son oldu üzücüydü.Şimdi kitabın ilk cildinin ilk resmini ve son cildin son resmini koyacağım.Siz de görünce neler olduğunu anlayacaksınız ama tabi okumanız buna yeğdir:)


Son resim
İlk resim
                                            thalassapolis'a çok teşekkürler!



12 yorum:

  1. Ben asıl teşekkür ederim böyle güzel bir kitabı birlikte okuduğumuz için umarım bu birlikte okuma planlarımız devam eder. Ne güzel şey paylaşmak böyle güzel bir şeyi.

    Ayrıca aynı keyfi almak da ayrı bir güzellik.

    Okumayanlara tavsiye ederiz ;)

    Sevgiler :)

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten çok güzel oldu:)
    Bundan sonra senin Agatha'dan okumak istiyorum.Sanırım büyük kayıplardayım bu vakte kadar okumamakla.Tavsiye listende Roger Ackroyd Cinayeti var ama yine de sorayım külliyattan ilk okumam gereken bu mudur yoksa çok meşhur olan Doğu Ekspresinde Cinayet mi?

    YanıtlaSil
  3. Ben ortaokuldayken geldiler eve...Dört cilt oluşu gözümü korkutmuştu. O kadar çok yıl geçti ki üstünden , hiç hatırlamıyorum ama yeniden okumaya da cesaretim yok:)

    YanıtlaSil
  4. Roger Ackroyd derim zaten bu kitap Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 kitapdan da biridir. Doğu Ekspresi de baş yapıt ancak Roger Ackroyd bambaşka. Umarım seversin :) Bu arada Biblio ile Eylülde yeni bir Agatha ayı planlıyoruz 5 kitabını okuyacağız istersen o zaman bize katılabilirsin :)

    Benim okuyacaklarım:
    1937 Ölüden Mektup Var - Poirot Loses a Client
    1939 Zehiri Kim Verdi - Murder is Easy
    1939 On Küçük Zenci - Ten Little Niggers (sanırım 4. okumam olcak)
    1940 Koltuktaki Ölü - Sad Cypress
    1940 İskemlede Beş Ceset - One, Two, Buckle My Shoe


    Sevgiler :)

    YanıtlaSil
  5. O zaman şöyle yapalım eğer okuyabilirsem- çünkü kafamda epey bir kitap var- eylüle kadar Roger Ackroyd'u ve Doğu Ekspresi'ni okuyayım.
    Eylülde de her şekilde size katılırım:))Teşekkür ederim.
    Sevgiler:)

    YanıtlaSil
  6. Vallahi Lale Hanım gerçekten bir cesaret istiyor ne yalan söyleyeyim:)Çünkü benim için epey uzun bir maraton oldu.Bizim gibi kitapseverler başladığını uzatmadan bitirmek istiyor ama bu kitaplar da sanırım 1600 küsür sayfaya yakın olduğundan ha demeye bitmiyor:)
    Hee bitince de apayrı bir keyif alınıyor o da ayrı tabi:)Ama eğer okunacaksa geniş vakitler tercih edilmeli derim.

    YanıtlaSil
  7. Ne güzel bir paylaşım,ben de en sevilen kitap seçimini yaptığımda duymuştum bu kitabı ve notunu almıştım.Artık okumak şart oldu ama kış'a............
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  8. Evet kış belki daha uygun olabilir.Umarım sen de beğenirsin:)

    YanıtlaSil
  9. Rus Edebiyatı böyle sanırım, ağır falan zannedip okumaya korktuğum kitaplardan acaip keyif almıştım. Durgun Don okuduğum ilk Rus klasiklerindendir, okudukça tasvirlere, betimlere bayılmıştım.
    İyi okumalar canım...

    YanıtlaSil
  10. Evet kesinlikle gözü korkutuyorlar!
    Kitabın o dönemde yaşanan olaylarla ilgili kafamdaki sorulara cevap vermesi de çok hoşuma gitti.
    Teşekkürler Özlem:)

    YanıtlaSil
  11. 1985 yılından bu güne tam 4 kez okudum.İçerisinde üniversite öğrencisiyken yani 30 yıl önce okurken portakal kabuğu üzerine tarih yazıp kurutmuşum sobada bir diğerinde köyde çayırda yatıp okurken gül yaprağına tarih yazıp içerisinde kurutmuşum.Her okuyuşumun tarihini not almışım kapak içerisine.Yıllar sonra ofisime gelen müşterim bir rus kadın kitaplığımda görünce üzerine biraz sohbet etmiştik hüngür hüngür ağladığını anımsıyorum.5.için unutmaya çalışıyorum.Beni bu kadar etkileyen bir kitap daha olmadı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 85 doğduğum sene... Ben bir daha okuyabilir miyim bilmiyorum, okumak istediğim o kadar kitap beklerken ve okuma hızım yerlerde sürünürken. Ne mutlu size, dört kez sevdiğin satırların üstünden geçebilmeye...

      Sil