12 Ocak 2015

Weltschmerz*



Selamlar

Öncelikle bu güzel yeni yıl kartlarım için sevgili Natali'ye, Alin'e ve Havise'ye teşekkürü bir borç bilirim. Hepsi birbirinden güzel. Ben bu sene tam o dönem ağır bir öksürük krizi etkisi altındayım sebebini çok sonra bulduğumuz, geceleri uyutmayan ve maskeyle yaşadığım bir dönem. Çok şükür sonra doktoru değiştirdik ve çözüldü. İki senedir evde steril bir hayat yaşayıp, birdenbire ana okulunda ağzını kapatmadan öksüren hapşıran, hiç durmadan hareket ederek toz kaldıran miniklerimin yuvası alerji yapmış bana. İğnelerle çözdük olayı neyse ki şimdi iyiyim ama kart atamadım içimde kaldı.

Gelelim resimdeki diğer şeye, kitaba. Artık çok yavaş kitap okuyorum. Nedeni de çok basit: Akıllı telefon. Sürekli fotoğraflara bakıp 'like etmek', paylaşım yapmak , yorum yapmak vs... Ama Dünya Ağrısı'nı okurken bilerek isteyerek yavaşladım. Okuduklarımdan, izlediklerimden, insanlardan acayip etkileniyorum bu eskiden beri böyleydi. Aşırı bir empati duygusu. O yüzden çok fazla haber okuyamıyorum, yüzeysel takılıyorum. Çünkü dayanamıyorum. Okusam da olana bir çare olmuyor kendimi parçalamaktan başka. Bu kitabı okurken de yine paramparça oldum. Yeşil Peri Gecesi gibi acıklı olaylar olduğu için değil ama bu sefer. Mürşit'in içindeki sıkıntı o kadar gerçekti ki benim de içimde büyüdü büyüdü ve ağlama krizi ile patladı. Ah benim bu eşime yaşattıklarım, o kadar dalmışım okumaya aramış aramış beni duymamışım eve geldiğinde beni ağlar vaziyette bulunca şoka girdi. Hemen olaya müdahale etti çayımı koydu, karnımı doyurdu sonra beraber okuduk kitabı. Aşk, sevgi olmazsa bu dünya gerçekten çekilmez bir yer. He olaylar, sürprizler arayanlar için değil bu kitap onu da belirteyim. Sadece o yaşam sıkıntısını derinden duyanlar sevebilir. "...Hayat denen bu şeyi sürdürebilmek için sebep yaratmakta" zorlananlar için.

Fakat üstteki satırların sahibi yeni senenin ilk filmi olan The Elephant Man'i izlerken hiç de hassaslaşmamıştır ilginç bir şekilde. Hatta ekşide bir yorumda bu filmi izleyip de ağlamayan insan evladı yoktur diyor. Uhuu bizi kimler doğurdu acaba:) Elbette çok seveni var kült bir film. Ya çok büyük beklentilerle izlediğim için olduramadım ya da bazı sahneleri çok abartı buldum. Gerçekten uzaklaştım halbuki yaşanmış bir hikayeymiş. Filmin sonunda öğrendim bunu belki başta bilseydim daha farklı izlerdim. Çünkü ilk başta kurguymuş gibi geldi. Böyle bir deformasyon olamazmış gibi. Siz ne düşünüyorsunuz bu film hakkında merak ediyorum.

Bugün Japonya'da resmi tatil yirmi yaşına girmiş Japon gençleri geleneksel kıyafetlerini giyip, sokaklarda boy gösteriyorlar, eğlence tertipliyorlar. İlgilisi için buraya bir video linki ekliyorum.

 İyi haftalar efendim...
                           

*Almanca'da dünya ağrısı demek. Ama şu geniş tanımı daha çok beğendim.

dünyanın varoluşundan bu yana var olan tüm canlıların hayatları içerisinde yaptıkları tüm eylemlerin ve yarattığı sonuçların anlamsız olduğunu, bundan sonra da var olacak tüm canlıların yapacakları hiçbir eylemin ve yarattığı sonucun anlamı olmayacağını düşünen insanların ruh halini anlatır. 
kaynak: https://eksisozluk.com/entry/39192285


6 yorum:

  1. Ayfer Tunç'u şimdiye kadar hiç okumadım hep de okumak istediğim yazarlar arasında. Ama şimdi biraz korktum ben de çabuk etkilenirim çünkü her şeyden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Moralinin yüksek olduğu bir dönemde mutlaka bir kitabını okumalısın. Yeşil Peri Gecesi olay örgüsü bakımından da sürükleyip götürebilir. Eğer daha ferah olsun diyorsan Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi'ni okuyabilirsin o da çok başarılı bir roman. Sevgiler.

      Sil
  2. Neslihan o kadar güzel ifade etmişsin ki, bu kitabı da en kısa zamanda okumak, ağır ağır okumak istiyorum.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Emel
      Hayatın kötü yanlarını ne kadar görmezden gelmeye çalışsak da bu kitap yalın haliyle bunu yüzümüze çarpıyor. O yüzden bence de ağırdan almak en iyisi bu kitap için. Sevgiler...

      Sil
  3. çok ara veriyorsun:) otur nesli sıfır:)))
    iyi misin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hahah:)) Çok sağol merak edip uğradığın için, mutlu oldum:) Nesli, yeni yıldan beri hafta içi beş günü çalışıyor, ve daha yeni yeni alışıyor. Ben de çok özledim elimde kahvem -bloga yazmasam da- senin postlarına bakıp ya bu kadın bu düzeni bu özeni nasıl sağlıyor deyip iç geçirmeye. Kocaman öpücükler...

      Sil