29 Nisan 2014

Kitaplardan devam bir de annem

Pazar günü hazırlamıştım bu yazıyı  bugünümüzün detaylarını da ekleyerek bugün yayınlıyorum.Annemin Japonya'daki ilk gününde İstanbul'dan gelen ganimetlerle harika bir kahvaltı yaptık.Sonra attık kendimizi dışarı.Buranın Bağdat Caddesi diyebileceğimiz bir yer olan  Sakae'ye gittik.Gezdik,yemek yedik ona bir teknoloji ürünü aldık şimdi onu keşfediyor:) Dinlenme modundayız yani...Hava yağmurlu maalesef bugünlerde onun dışında annemin burada olması rüya gibi zaman buldukça kayda geçmeye çalışacağım günlerimizi.Sevgiler...



6.Haruki Murakami: Sınırın güneyinde Güneşin batısında

Bu kitabı bir oturuşta bitirdim.Aşk ve müzikti benim için arkasına da bir playlist çıkardım okudukça.Murakami'nin caz sevgisi malum:)Direk fotoyla paylaşıyorum bu listeyi.Ve beni etkileyen cümlesi

* O zamanlar bilmiyordum.Birini tekrar düzelemeyecek kadar kötü kırabileceğimi.İnsan sadece var olarak diğer bir insanda dönüşü olmayan yaralar açabiliyordu.

çünkü bilerek veya bilmeyerek çok insanı kırdım.Ama bir zaman sonra hep kendime kızdım onlar yaralarını çoktan sarmış olduğunda bana yeni dank eder ve hayat boyu peşimi bırakmaz.Ama şu sonuca vardım ki kimi kırdıysam kime küstüysem genelde bir şeylerden korktuğumdan.Ya bir şeyleri kaybetmekten ya da sevdiğim kadar sevilmemekten.Korku çok fena bir duygu.Kendimi bildiğim yıllara ortaokul dersem o dönemden beri içimde taşıdığım insanlar var.Düşünün korku ne kötü.Ama yenmesi de taşıması kadar zor bir duygu.


7.Oğuz Atay: Korkuyu Beklerken

Üstteki yazıma cuk oturdu.Korkuyu beklerken akıp giden hayatlarımız...İçinde sekiz hikaye vardı kitaba ismini veren Korkuyu Beklerken çok güzeldi kendi küçük dünyamıza mercekle bakmak gibiydi.Atay niye büyük bir usta insan anlıyor.Okunmalı mutlaka.



8.Rowling: Harry Potter ve Felsefe Taşı

Biz eşimle üniversite tanıştık yaklaşık 10 sene oluyor ve o zamandan bu zamana bu seriyi okumam için neler neler yaptı anlatamam ben de ısrarla erteledim.Ama baktım vazgeçmiyor ben de pes ettim iyi ki de etmişim.Çok keyifli bir kitapmış hani pazar günleri tv karşında bisküvi yiyip büyüklerin uyanmasını beklerkenki tatlılıkta:)Şu anda ikincisini okuyorum.Kitaplar kalın kapaklı olduğu için yanımda taşıyamıyorum yalnızca evde okuyorum dışarısı için de ayrı kitap okuyorum eş zamanlı iki kitap okumuş oluyorum iyi oluyor.





9.Şükran Yiğit: Çatıkatı Aşıkları

Sevgili Zero'nun fotolarından gördüğüm bu kitabı onla İstanbul buluşmamızda almıştım.Geçenlerde O'na mektup yazmadan önce bir karıştırayım dedim elime bir aldım yüz sayfasını okudum ama sonrası biraz süründü elimde.Çok aklı başında cümleler vardı kitapta.Laf olsun torba dolsun diye konuşanlar değil de söylediği her kelimenin hakkını veren,çok düşünen,özünde iyi ama bir zaman sonra karşısındakini sıkan mesafedeki kadınlar vardır işte bu kitap onların kitabı.





10.Harper Lee : Bülbülü Öldürmek

Elbette çok iyi bir kitap.Irkçılık üzerine yazılmış bir kitap.Irkçılığın her türlüsüne karşı olduğum için bana yeni bir duygu kazandırmadı.Sadece üzülmeye devam ettim varoluştan gelen bu hastalıklı duygunun günümüzdeki varlığına.Ama yine çocuk kahramanlı bu kitabın dilini çok sevdim.Füsun Elioğlu müthiş çevirmiş.Bir eserde ağlamak kolaydır ama gülmek zordur bana göre çok yerde gülümsetti beni masumiyeti.



11.Onur Caymaz: Hikayeden Çocuk

Onbeş yıllık yazı macerasını anlatıyor kitabın ilk bölümünde ikinci bölümde ise bahsi geçen öyküleri var.Ve ben ilk kısmı daha çok sevdiğim maalesef öyküler hep hüzünlü hep hüzünlü bana göre değil.Oysa yazı dili çok güzel.Başka kitabını okur muyum bilmiyorum:(



Evet bu yazı serisini tamamlamış oldum:) Sevgiler,mutlu günler...

NOT:  Hayvan Çiftliği kitabını yazmayı unutmuşum.O da güzide bir kitabımız elbette:)))

27 Nisan 2014

Bir güzel haber ve kitaplar

Bu güzel pazar gününden herkese kucak dolusu sevgiler.Biz bugünlerde tatlı bir telaş içinde hazırlıklar yapıyoruz.Neye mi annemin gelişine:))) Kısmetse yarın bu saatlerde onu almak için Osaka Havaalanına doğru yollarda olacağız.Annem çok heyecanlı.Biz ondan heyecanlı bizim için büyük bir değişiklik olacak.Annem evimi görecek,yürüdüğüm yerleri,alışveriş yaptığım marketleri görecek.Yemeklerimi yiyecek:) Amacım onu hiç yormamak olsa da onun muhteşem yemeklerini daha çok yeriz gibi geliyor gerçi.Hafta sonlarına da gezi planları yaptık güzel bir ay bizi bekliyor gibi duruyor kısmetse:)

Ve hiç düşünmek istemesem de annemin dönüşünü,o dönerken okuduğum kitaplarımı da göndereceğim.Yılbaşında Tr'ye giderken okuduklarımı götürmüştüm.Yenileri ile dönmüştüm.Şimdi yine bir kısmı birikti onları yolcu edeceğim.Umarım bir gün tüm kitaplarımın elimin altında olacağı bir hayatım olur.O yüzden kısa bir döküm yapacağım sene başından beri okuduğum kitapları burada ki özlediğimde şuradan bir nebze olsa gidereyim hasretimi.İşte başlıyoruz.

1.Kitap Sergio Pitol :Evlilik
 Bu kitabı Beyoğlu YKY'de başka bir kitabı alırken kasada görüp rastgele almıştım.Evli bir kadının hezeyanlarını anlatıyor biraz Madam Bovary'nin özeti gibi.Hiç beğenmedim:)




2.Dan Brown : Da Vinci'nin Şifresi
Bunu da eşimin çok yoğun ısrarı üzerine Robinson Kitabevinden almıştım o kadar çok övdü ki.Benle aynı anda ikinci kere okudu o da.Çok beğendim,elimden bırakamadım.Kısaca sembol uzmanı bir profesörün hristiyan dünyasında gizli kalmış tarikatlar ve kayıp semboller arasındaki bağlantıları bulmasının heyecanlı hikayesi.




3.Boris Vian: Günlerin Köpüğü

Bunu da Remzi Kitabevi'nde aldım bir bana biri kuzen Alin'e.Çok beğenilen bir kitap olduğu için kendimden emin bir şekilde:) Meğerse çok farklı bir kitapmış.Aşırı metaforik öğelerle dolu.Diyebilirim ki direk yoldan anlatılan hiç bir şey yok neredeyse.Sisteme eleştri getiriyor ama açık yollardan değil.Benim tarzım değildi.Ama farklı bir pencere açtığı için iyi ki okudum diyebilirim.





4.Emile Ajar: Onca Yoksulluk Varken

İşte bu kitaba bayıldım!Bunu dostum Nilüfer hediye etmişti bana çok sevdiğini söyleyerek.Kitap bir hayat kadının çocuğu tarafından anlatıyor.Çocuk gözüyle anlatılan kitapları zaten çok severim.Kitap için ne diyebilirim bilmiyorum.O yüzden kitaptan bir kaç cümle aktaracağım buraya:

**Hiçbir zaman anlamadım, neden yasaktır vesikalı orospuların çocuklarını büyütmeleri, ötekiler hiç çekinmiyor.

**Yaşam dediğin sürekli bir paniktir.

**Dünyalı değildi bu namussuz, dört yaşına basmıştı ve hala hoşnuttu.

**İnsanların hüznü her zaman, en çok gözlerinin içindedir.

**İnsanların kendi söylediklerine inanmayı başardıklarını sık sık fark ettim, yaşamak için gereksinirler buna.

**Dışarıdan, kıçınıza tekmeler inince kaçabilirsiniz.Ama böyle bir şey içeriden geldi mi kaçmak olanaksızdır.Böyle bir şeye yakalandım mı gitmek, bir daha hiç bir zaman hiç bir yere dönmemek isterim.

**Karabasanlar düşlerin yaşlanmasıdır.

PS: Bu kitabı göndermemeye karar verdim :)))) Çünkü neredeyse beş sayfada bir altını çizmişim satırların:)







5.Jose Saramago : Körlük

Bu kitabı Ortaköy Sahaflardan almıştım.Üniversitedeyken de sinemada izlemiştim kitabın filmini.Okurken de yer yer aklıma geldi ama kitabı çok daha başka çok daha çarpıcı tabi.Distopik bir kitap.Salgın şeklinde herkesin kör olamasını anlatıyor.Kitap bana ahlaki değerlerin çöküşünün çarpıcılığından sonra fiziksel olarak temizliğin de ne kadar önemli bir ihtiyaç olduğunu hissettirdi.Sevgili Baykuş Gözüyle ile eş zamanlı okuduk bu kitabı,keyifliydi.Oradan da bir cümle aktarayım:

**Öyle umutlar var ki çılgınlıktan başka bir şey değil.
Ben de sana şunu söyleyeyim öyleyse,o tür umutlarım olmasaydı yaşamaktan çoktan vazgeçerdim.


Şimdilik beş kitapla bitireyim bu listeyi ikinci postta da geri kalanını yazarım.İyi pazarlar...

Not: Goodreads çok güzel gelsenize:)