21 Temmuz 2023

 Merhaba


Eğer hala orada birileri varsa... Ellerime bakıyorum yazarken, yazmaya çalışırken. Nasıl özgüvenliymişim buraları kelimelerle doldururken. Bu blogu açtığımda nasıl da minnoş bir hayatım varmış. Nasıl da bebeksi dertlerim varmış. Bu demek değil ki uber dertlerim var şimdi. Ama yine de bir sürü şey oldu. Ve ben her zamanki gibi bu pandora kutularını açacak kadar yürekli değilim. 'Oysa ben bu gece yüreğim elimde sana bir sırrımı söyleyecektim...' Onun yerine izlediğim filmleri yazayım, yazmayınca çoğu şeyi unuttuğumu fark ettim. Belki de yaşanmışlıkları yazmamanın nedeni bu unutma isteği.


Ne diyorduk filmler. İlk bahsetmek istediğim film: 2003 yapımı Kahve ve Sigara,  yönetmeni Jim Jarmusch. Ben bu yönetmenin filmini ilk kez izledim. Kısa kısa farklı ünlülerin olduğu onbir bölümden oluşuyor. Sanırım tüm buluşmalardaki ortak nokta anlamsız ilişkilerimizle yüzleşme sağlaması. Herkesin herkesten bıkmış olması. Ama yine de buluşmaktan geri kalmayışlarımız. Instagram sayesinde herkesin, herkesin hayatından haberi var sürekli naklen yayındayız. Fikrimiz zikrimiz ortadayken buluşunca konuşacak ne kalıyor ki geriye. Sadece zaten fotoğraflarını görmüş olduğumuz hayatların bir geniş özetini yapmak. Herkesle aynı değil elbette çünkü konunun asıl açıldığı yerler hiç konuşmadıklarımız olunca o zaman tadına doyulmaz sohbetler ortaya çıkabiliyor tabii bu da zor yakalanan bir ilişki örneği oluyor. Bu kısa filmlerden bazılarında kahkaha attım bazılarından sıkıldım ama mizahı çok güçlüydü iyi ki izlemişim.



Bir başka film ise bu sene hayatıma giren kişiliğini,duruşunu çok sevdiğim çok donanımlı birinin tavsiyesiydi. Yalnız bir avcıdır yürek/ the heart is a lonely hunter. Onun yönetmeni de Robert Ellis Miller.



Sağır ve dilsiz bir adam var başrolde inanılmaz hümanist ve belli ki hayata tutkun. Aslında kitap olan bu filmde içiçe geçen bir sürü önemli mesele işleniyor ama bana en çok yer eden. Kendisi gibi sağır ve dilsiz olup bir de yeme bozukluğu olan arkadaşına gösterdiği ilgi ve büyük hoşgörüydü. Çünkü ben başka bir insanın -ki bu insan çok yakınım da olabilir-toplum içinde hoşa gitmeyecek olan davranışlarını sineye çekemem, aşırı reaksiyon gösteririm. Belki ondan sonra hiç görüşmek bile istemeyebilirim. Sevmediğim bir özelliğim. Ama kahramanımız inanılmaz sabırlı o arkadaşına da etrafındaki herkese de çok iyi, çok sevgi dolu. Fakat ah ne fayda ah ne fayda kefen beyaz ah ne fayda diyerek bitiriyorum bu yazıyı. Ani bir son oldu belki ama aşırı hamlamışım yazı yazmakta. Umarım yarın akşam yine görüşürüz:)



4 yorum:

  1. Ay Neslihan hoş geldin ya, hemen gitme e mi, özledik. Her ne kadar Instagram'da görüyorsak da burasının tadı başka...

    YanıtlaSil
  2. Yanıtlar
    1. Ay ne güzel, sesime ses gelmesi. Siz de hoş geldiniz bloguma:)

      Sil