13 Nisan 2012

Bu haftanın özeti

Festival keyfimize nazar değdi maalesef bir çok biletimiz olmasına rağmen sevgilimin bu pazartesi Japonya'ya gidecek olmasından dolayı acayip yoğun bir hafta geçiriyoruz.Haftanın ilk günleri o tarafa bayram ziyaretleri bu tarafa allahaısmarladık ziyaretleri ile geçti.Diğer iki gün de G.in makale yazmasıyla.Bu akşama yine bir bayram ziyareti bizi bekliyor.Mesela yarın akşama da Şark Dişçi'sine biletimiz var ki o kadar zor bulduk gidip gidemeyeceğimiz hala meçhul:)Bu arada durmadım evde iki tane film izledim biri herkesin bildiği Amelie diğeri de Nesli Çölgeçen'in Denizden Gelen filmi hani sokaklarda görürüz saat,parfüm vs satan siyahi adamlar vardır yanından gelip geçeriz bu biraz onların hikayesi.Her film farkındalık yaratıyor bilmediğin bir dünyanın kapılarını aralıyor ya bayılıyorum o hisse.Bir de filmde oynayan küçük çocuk yerim seni,ye-rim!!!29.İstanbul Film Festival 'de gösterilmiş bu film bence oldukça başarılı.
Bugünlere kısa bir not düşmek istedim fırsat bulmuşken.Sevgiler...

06 Nisan 2012

Bir kutlama,İki film

Salı akşamı babamın doğum günüydü ailece toplandık ailemizin en yeni üyesi sevgilim de geldi:)Güzel bir akşam geçirdik.Çarşamba günü akşamı ise festival programımıza kaldığım yerden devam ettik.Beyoğlu Sinemasında Çingene (CIGAN) filmini izledik.Çek Cumhuriyeti'nde yaşayan bir grup çingenenin hayatını gösterirken olayları bir kişi üzerinden işliyor:Adam isimli bir genç.Filmin babasının ölümüyle başlıyor.Bu olaydan sonra verdiği hayat mücadelesini anlatıyor.Ama arka planda büyük bir ırkçılığı,ayrımcılığı gözler önüne sürüyor film.Film olarak beğendiğimi söyleyemem ama ötekileştirdiğimiz hayatları onların içinden görmenin öneminin büyük olduğuna inanıyorum o yüzden iyi ki izlemişim.

AZRAİLİ BEKLERKEN ÇİZGİ ROMANI
Perşembe günü ise sabah dershaneye gittim iki dersim vardı sonra benim soru çözüm günüm yani bütün gün dershanede olmam gerekiyordu ama çocuklar YGSden yeni çıktıkları için soruları falan yok tabi.Bu durumda da bana güzel,güneşli bir öğleden sonra kalıyordu.Aynı şekilde iş yerinden arkadaşım Ece içinde.Napsak dedik gidip denize nazır bir yerde kitap okuyalım dedik.Kavacık'tan Çengelköy'e geçtik.Önce yemek yedik Çengel'de.Sonra Çınaraltına geçtik bir çay söyledik.Ama o kadar gürültü vardı ki çayımız biter bitmez kalktık.Ve Yeniköy'e geçtik:)Küçük çapta bir İstanbul turu:)Ama Yeniköy'de aradığımız huzuru bulduk.Yeniköy Lokali mi derneği mi ne öyle bir yer o kadar güzel ki üç saat falan oturduk konuştuk okuduk.Gayet güzel oldu.Sonra da Kadıköy'e geçtim ben akşama film vardı.Yani turum bitmedi:)Akşam da Nilü,ben ve sevgilim çok güzel bir film izledik.'Azrail'i beklerken' işte bu film bu seneki festivalin benim izlediklerim arasında en iyisiyidi çok beğendim.Zaten Persepolis'in yönetmeninden.Çizgi romandan uyarlanmış film.İran'da keman sanatçısı olan Nasser'in hayatının sekiz gününü anlatıyor ama ne sekiz gün.Anlatıcı ise Azrail yani sekiz günün sonunda öleceğini söylemek spolier vermiş olmak demek değildir diye düşünüyorum çünkü bu çok açık.Zaten de önemli olan o sekiz günde neler olduğu,daha da evveliyatı hatta.Yani bulun izleyin derim ben çok keyif alacaksınız eminim.


AZRAİLİ BEKLERKEN in MUHTEŞEM AFİŞİ
Şimdi salıya kadar filmimiz yok Paskalya geliyor yoğun bir program bizi bekliyor.Salı gününden itibaren yine yazacağım inş.Sevgiler...

02 Nisan 2012

Film filmi çeker

Ben aslında bugün festivalde izlediğim filmleri yazacaktım ama eve geldiğimde babam,annem,babaannem ve anneannem oturmuş çay ve mısır patlağı eşliğinde "Çınar Ağacı" filmini izliyorlardı ilk yirmi dakikayı kaçırmıştım gerçi ama hemen kuruldum bende.Çok gördüm bu filmi bloglarda izlemeyen bir ben kalmıştım herhalde ama iyi ki de izlemişim çok güzelmiş hele ailenin çınarlarıyla beraber izlemek daha bir manidar oldu.Yönetmeni de Handan İpekçi imiş.Onun "Büyük Adam Küçük Aşk" filmini de çok sevmiştim.

Gelelim bugünkü festival filmlerine ilk film Rexx'teydi bir yol hikayesiydi.Filmin adı Akasyalar idi.Kamyon şoförü ile kamyonuna aldığı çocuklu bir kadınla yolda geçirdikleri kesiti anlatıyordu.Bence izleyen herkes Selvi Boylum Al Yazmalım'ı hatırlamıştır.Hee yanından geçemez ya işte kamyon kırmızı olunca yanına da kadın oturunca insan hatırlamadan edemiyor.Bu kadar sığ bir film yorumu da olamazdı herhalde ya neyse:)



bu klasik fotodan olmazsa olmazdı:)))
Sonra vapurumuza bindik Beşiktaş'a geçtik sevgilimle.Oradan da Taksim karnımızı doyurduk çayımızı içtik yarın babamın doğum günü ona hediye baktık falan.Zaten saat oldu 4.Film bu sefer Fitaş'taydı.Bu seferki sağlam filmdi.İsmi "Karanlıkta Kalanlar".Filmin başında oyuncu birkaç bir şey söyledi derken başladı.Nazi döneminde kanalizasyonda yaşamak zorunda kalan yahudileri anlatıyordu.Hristiyan kanalizasyon görevlisi ise onlara yardım ediyor.Dönem filmi yani.Filmin fotoğrafından Hayat Güzeldir 'e benzetmiştim ama daha farklı çıktı.Bu film gerçek bir hikayeden uyarlanmış."Yeşil süveterli kız"ın kitabından yani yaşadıklarından beyaz perdeye aktarılmış.İnsan göz


yaşlarını tutamıyor.İnsanlar çok vahşi diyemiyorum çünkü bazıları da insan sıfatını o kadar güzel özelliklerle dolduruyor ki genelleme yapamıyorum.Kısacası bu film görülmeli.Bugünün bilançosu ağır oldu bir günde üç film:))YGS de bitti bu arada yarından itibaren LYS konularını anlatmaya başlıyorum.Bu kadar keyiften sonra yarın işe adapte olmak zor olacak herkeste pazartesi sendromu olur biz dershanecilerde salı sendromu:)O yüzden benim için yeni hafta yarın başlıyor dolayısıyla herkese iyi haftalar:))

Festivalin ilk filmi

Festivalin açılışını daha bugün yapabildim.Akşam sevgilimle Taksim'de buluştuk,Ara Cafe'de kahvemizi içtik ve 21.30 da Fitaş'ta başlayacak olan filmimize doğru yollandık.Filmin adı Dipnot bir İsrail yapımı.Cannes 'da en iyi senaryo ödülünü almış böyle bakınca beklenti yüksek oluyor tabi.Film üniversitede araştırma görevlisi olan baba ve oğul arasındaki rekabeti anlatıyor.İkisi de aynı konu üzerinde çalışıyorlar ama oğul hep daha başarılı ama büyük ödülün babaya verileceği açıklanıyor derken olaylar gelişiyor.
Fakat ben çok sıkıldım ve hatta gözümü uykudan kapanmasına engel olmak için çok uğraştım.Allahtan filmin süresi uzun değildi yoksa döşeği serecektim oraya.Çıkışta da sevgilimin kuzeni aradı onun izlediği film çok güzelmiş Kafa Avcıları.Hava da buz gibiydi arabaya gidene kadar donduk.Maşallah nisan hemen yağmuruyla geldi.Yarın iki filmimiz var taze taze yazayım bunu dedim.Ben sanatsal şeyleri kolay çizmem ama buna gitmeyin derim...